Bu yazımda size benim için oldukça önemli olan bir konudan bahsedeceğim : MİNİMALİZM başka bir deyişle SADECİLİK
Minimalizm, modern sanat ve müzikte, 1960’lı yılardan başlayıp günümüze kadar gelen bir akım. Sadelik ve nesnellik ön plandadır. Günümüzde ise yaşam felsefesi olarak kabul edilmektedir.
Sanatta, heykelde, müzikte pek çok güzel örneklerini görebiliriz. Az enstrümanla çok şey ortaya koymak da denebilir. Benim en sevdiğim filmlerden olan Amelie filminin müziklerini yapan Yann Tiersen mesela bu akımın en önemli bestecilerinden.
Tüm bunlarla birlikte benim ilgi alanıma girmesi yaşam felsefesi olan kısmıdır.
Kim günümüzde, iş ve özel hayat dengesinin bu kadar çok etkiye maruz kaldığı bir ortamda hayatını çok sade yaşayabilir ki?
Zaten günümüz dünyasında koçluk yaklaşımlarının bu kadar popüler olma sebeplerinden biri de tam olarak bu karışıklık.
Eskilerin az ile yetinme davranışlarının ya da ne kadar az eşyaya ihtiyacın varsa o kadar zenginsin sözlerinin altında da bu sade düşünce yatar.
İçinizde ne varsa dışınızda o olur. Ya da tam tersi dışınızdaki dünya içinizin yansımasıdır.
O halde dışımızdaki dünyayı sadeleştirdiğimizde içimizde de bir takım değişiklikler olacak demektir.
Peki bu nasıl mümkün olur?
Düşüncelerden, insanlardan, yaşam tarzından, yiyip-içtiklerinden ,görüştüklerinden, konuştuklarından, satın aldıklarından, kısacası tüm fazlalıklarından kurtulman gerekir.
Hemen bugün başlamak isteyenlere birkaç öneri:
-Dolap, çekmece temizliği yapıp gereksizleri atarak,
-Kullanmadığın eşyalarını elinden çıkartarak,
-Zamanını harcadığın meşguliyetlerini 80/20 kuralına göre düzenleyerek,
-Teknoloji ile arana zaman zaman mesafe koyarak,
-Gereksiz düşüncelerden kurtularak,
-Kendinizle bol bol zaman geçirerek yaşamınıza sadeliği getirebilirsiniz.

Değerlerinize uygun bir yaşam sürmeniz dileğiyle…
Ayşenur Süer